Dört senelik bir süreç olan üniversite hayatım dün bitti. Okulu bitirdikten sonraki hafta hemen işe başlamam ve İzmir gibi bir yerde kendi sevdiğim işi bulmam, sanırım tanrının bana verdiği en güzel hediyeydi Amerika’dan döndükten sonra. Bu konuda patronum, ev arkadaşım, iş ortağım ve 2008’de tanıştığım kişiye teşekkürlerim ayrıdır..
Her şeyin başında gelen, yaşattıklarını sıralasam bitmeyecek, hakkını ödemeyeceğim, diğer bir yarım olan “Annem”in emeği sonsuzdur. Her şeye rağmen benimle beraber üç şehir eskiten, en zor şartlarda bile bana yardımcı olan o müstahdem hanım olan anneme çok ama çok teşekkür ederim. O şimdi Mersin’de bir süre deniz, kum ve güneşin tadını çıkaracak ben İzmir’deyken. Annemin arkadaşları olan diğer müstahdem hanımlara ve eşlerine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Üniversite hayatımda onları tanıdığım ve yardımları için, annemle olan sıkı dostluklarına hayran kaldığım için ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Üniversite hayatım boyunca, 2011-2015 yıllarında bir şekilde tanıştığım ve bana değer katan o kadar çok insan var ki hangisine teşekkür yazacağımı bilemiyorum..
Başta hocalarımın bana öğrettiklerine, konular üzerindeki bana aktardıkları bakış açılarına ve deneyimlerine sonsuz teşekkür etmem gerektiğini düşünüyorum. Ne zaman odalarına gitsem veya ne zaman telefon ile kendileriyle iletişim kurduğumda, asla “Hayır” demeyen ve son üç gündür bil hassa vedalaşmaya gittiğim hocalarım için tekrardan sonsuz teşekkür ederim.
Ardından sıkı dostluklar kurduğum Oktay, Tuna, Koray ve Uğur arkadaşlarıma apayrı teşekkür ediyorum. “Vefalı dost” kavramını ne olursa olsun silmedikleri ve yaşattıkları için. Onlara hikâyemizin daha bitmediğini, ilerde görüşeceğimizi ve “dağıtmadan asla toparlayamazsın” sözünü bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Hayatlarındaki her şeyin gönüllerince olmasını ve mutlu olmalarını diliyorum.
2011-2015 yıllarını kapsadığı için yazmam gerektiğini ve Amerika’da geç tanıştığımı düşündüğüm; sıkı dostluk kurduğum İbrahim, Murat, İbrahim’e de ayrı teşekkür ederim. Miami’de ve özellikle Myrtle Beach’te her şeyin dibini görmeye çalıştığımız günlerin anısına..
Adını sıralamaya başlasam çok uzun olabilecek, bana bir şekilde değer katan diğer arkadaşlarıma da; yaşadığım güzel maceralar ve entrikalar için ayrı ayrı teşekkür ediyorum kendilerine.
Son zamanlarda gördüğünüz veya gözlemlediğiniz bir diğer eski arkadaşım (arkadaş sıfatına bile layık görmeye utandığım kişi) içinse ona sadece güldüğümü ve “adamlık muhabbetlerinde” aklına geleceğime emin olduğumu belirterek, hayatında başarılar diliyorum. Dilerim bir gün uyanır, benim haricimdeki diğer insanlara özür dileme cesaretini toplar.
Son olarak, bunu demenin bir borç olduğunu düşündüğüm, üniversite hayatımda tek bir kişi için sadece özür dilemek ve hayatında mutluluklar dilemekle kalıyorum.
Gelelim son sözlere..
İyi ilişkiler kurduğum ve her seferinde gözümü bir şekilde açtığımı düşündüğüm üniversite hayatım, acısıyla-tatlısıyla bitti. Keşke dediğim hiçbir şeyin olmadığını sevinçle belirterek, mutlu ve huzurlu ayrılıyorum bu şehirden. Her ilçesini karış karış gezerek gördüğüm, yüzmediğim yerin kalmadığı, radyo yayını bile yaptığım.. Adana’ya sırf kebap yemek ve dostum Tuna’yı görmek için gittiğim, tantuninin ve limonun hiç bitmediği Mersin’i çok özleyeceğimi bilmenizi isterim. İstanbul – Bursa – Mersin derken şimdi sıra İzmir’e geldi.
Hey İzmir! Önümüzdeki yıllarda başka bir planın yoksa sana âşık olmaya geliyorum.
Bu arada..
Siz, çekirdeğe çiğdem diyormuşsunuz? 😉